Şubat 04, 2014

Güvenmek Sorunsali ve Ilintili Kavramlar

Trusting someone is a unoffical suicide.
Yazının bu kısmından sonrasını rica etsem şu müzik eşliğinde okur musunuz? Teşekkürler.
Böyle ambians falan yaratmaya çalışıyorum ama memleket meselelerinden veya insanlığın iyiliğinden falan bahsetmeyeceğim. Bana göre basit insanların-bizlerin, dünyayı ele geçirmeye ya da çok zengin olmaya çalışmayanların- en büyük problemi güvenmek. Bunun üzerine gelin, beraber düşünelim.


  • Güvenmenin sözlük anlamına bakacak değilim, hepimiz ne olduğunu en acı yollardan öğrenmişizdir. Şahsen ben güvenmeye çok meyilli bir çocuktum. Verdiği sözleri tutacağına dair anneme, benimle daha fazla vakit geçireceği konusunda babama, beni çok sevdiğini söylediğinde kardeşime, asla yalnız kalmayacağıma dair söylemlere, arkadaşlığa, aşka ve ayakta kalmak için güven kavramına ihtiyaç duyan bütün kurumlara kayıtsız şartsız inanır, güvenirdim. Büyüdükçe ebeveynlerin de insan olduğunu yavaş yavaş fark etmeye başlayınca, onlara olan güvenimin gittikçe azaldığını fark ettim. Çünkü insanlar hata yapar ve onlar o hataları yaparken yanlarındaysan veya senin hakkında çok şey biliyorlarsa canın az buçuk yanabilir. Söz uçar derler, uçmaz efendim. Söz eğer kuvvetli ve keskinse muhattabın dimağında ve ruhunda bir yerde tıkılır kalır. Tıpkı derinin içine geçmiş küçük cam parçaları gibi orada durdukça kendini hatırlatır, sinir bozucu bir sızı yaratır. Seni her şeyin geçtiğine inandırır ve tam buna inanıp rahatladığında beynine hücum eder. Demem o ki, sadece insanlara değil, bir şeylerin iyileşip yok olduğuna da güvenmesek iyi olur.
  • Güvenmek, karşılıklı şeffaflıktır. Sen kendinle ilgili bildiğin ne varsa fütursuzca serersin ortaya. Diyeceksiniz ki karşılıklı bu durum. Peki tamam da, karşındakinin doğruyu söylediğini nereden bileceksin? Yani günümüzde başkası olmaya öykünme durumu çok sık rastlanan bir şey. Tanıdığını sandığın adam aslında bambaşka bir adam çıkarsa? Durum değerlendirmesi yapalım. Biri, hakkındaki her şeyi biliyor. Neler yaşadığını, neye ne tepki vereceğini, nelere kırılıp nelere sevineceğini, zayıf noktalarını... Somutlaştırmak adına şöyle bir örnek verelim: Savaştayız, harika bir kalenin içinde, surların ardında güvendeyiz. Tutup da düşmanınıza "Benim surlarımın zayıf yerleri buralar, eğer buralara asker çıkartırsan kaleyi savunamam." der misiniz? Saçma olur evet. 
  • İşte bu maddede işler biraz değişiyor, çünkü aşk hakkında atıp tutacağım. O nedenle fon müziğimizi biraz değiştirmeliyiz. Bu olur. Karşılıklı güvene en çok ihtiyaç duyulan kurum aşk olsa gerek. Birine güvenmek için birini tanımak gerekiyor doğal olarak. İşte burada bir paradoks oluşuyor. Aşk güven istiyor, güven birini tanıdıkça oturan bir şey, birini tanımaya başladıkça aşk yok oluyor. Buyurun cenaze namazına... Zaten dikkat edersek görürüz ki kadınlar hep güvenemedikleri erkeklerin aşkıyla yanıp tutuşuyor. Çünkü aşk, bilinmezliğin büyüsü. Haksız mıyım?
İşte düşüncelerim. Katılın ya da katılmayın bu kavramlar benim uykusuz bir geceme mal oldu. Ne kadar düşünürsem düşüneyim, evrim geçirmediğim sürece hala o ilk okuldaki eziğim. Bunu kabullenince her şey çok daha rahat ve basit geliyor. Tepkisizlik en güzel tepkidir. Özgür kalın!

2 yorum:

  1. Pek adetim olmamasına karşın yazılarını okurken adım adım uyguladım söylediklerini. Yani, ilk müziği pek bir sevmiş olmama rağmen sen diğer linki paylaştığında ona geçiş yaptım. Fakat biraz pişman oldum, Walking with a Ghost bundan sonraki playlistlerimde de yerini alan bir parça oldu.

    Daha sık yaz. Daha fazla müzik ekle.

    Sevgiler, yeni anonim.

    YanıtlaSil
  2. Yazınızı ilk defa bir fon müziği ile okumak cidden farklıydı. Zamanında kayıtsız şartsız güvenen biri iseniz o mükemmel surların içerisine elbet bir çok insan dahil etmişsinizdir. Hala içeride olanlar olduğunu zannetmesem de, bunca düşünce arasında kalenin zindanlarında hapsolmuş biri bir şekilde kalabildiyse, ne kadar tehlikeli gözükürse gözüksün sizin için tekrar güven sağlayıcısı olabilir.

    Aşk ise apayrı bir konu. Neredeyse hiçbir insanın sonsuzluğa taşıyamadığı bir olgu ve bu olguda güvensiz erkeklerinde revaçta olduğu bir gerçek. Yinede insan ilerleyen zamanda hangisinin gerçek hangisinin sahte olduğunu idrak edebiliyor. Önemli olan ise burada doğru kararı verebilmek, her ne kadar kimse doğru kararı veremese de...
    Bir sır: Müziğe kaptırdım gittim nerelerdeyim ben :)
    Eğer size, aynı sizin onlara yaptığınız gibi surlarındaki tüm gedikleri gösterenler varsa, suçu ne olursa olsun güven onların içini en az sizin kadar sızlatır.
    Güzel yazınız ve müzikler için teşekkürler. :) Yeni bir yazı için bekliyoruz.

    YanıtlaSil