Haziran 30, 2013

Adana'dan Naklen Yayın

We'd just hit the road again
Samsun'dan Adana'ya, daha doğrusu artık Osmaniye ili sınırları içerisinde bulunan Kadirli'ye yolculuğumuz 12 saatlik normal seyrinden sonra babamın bir tabelayı es geçmesi sonucu 1 saatlik uzatmayla son bulmuştur, co-pilotunuz konuştu. 
Sabah annemin yarattığı türlü buhranlara ve babamın tatili fes etmek, zaten istemediği bir yolculuğa çıkmaktan vazgeçmek gibi bir tehdit savurmasına rağmen saat 9 civarında Samsun il sınırları içerisinden hareket ettik. Saat 22.01, yaklaşık yarım saattir buradayız.
En son Yozgat'ta kendime geldiğimi hatırlıyorum. Babam sürekli uyuduğumuz için tatilin en önemli faktörünü, gezerken öğrenmeyi es geçtiğimiz gerekçesiyle bizi paylarken biz domatesli, peynirli sandviçlerimizi yiyorduk elbette. Hani şu çeyrek ekmeğe yapılanlardan. 

Haziran 28, 2013

I see noob people


That's me, kitty. 

Bilgisayar oyunlarında tam bir ezik olduğum bugün tescillendi, ben de mührümü bastım. Üstüne üstelik bilgisayar da kasıyordu. Dolayısıyla annemin kulağı baya bir çınlatılmış oldu. 
Pazar sabahı bu yaz bir süre mesken tutacağımız Adana'ya yolculuğumuz başlayacak. Bu yolculuk sebebiyle bavul hazırlama işi her zamanki gibi bir işkenceye dönüştü, çünkü benim isteklerim ve anneminkiler muhtemelen hiçbir zaman uyuşmayacak. Bkz: 'O kadar tişörtün arasında bunu mu buldun giyecek.'
Yanıma kıyafetlerim dışında birkaç takı, parfüm, kullandığım ilaçtan bir kutu, ağrı kesici, Yüzyıllık Yalnızlık,  Montaigne Denemeler ve belki üşenmem de izlenimlerimi yazarım diye günlüğümü aldım. Hiç yoktan eğer resim çizmem gerekirse ona çizerim diye düşündüm.

Haziran 27, 2013

Binlerce kez, iyi geceler...

Libertedir senin adın.

Sabahın köründe balkonumda oturmuş komşuda pişen internetin mis gibi kokusundan faydalanırken kendi kendime bir milyonuncu kez aynı şeyi söyledim: 'Kızım, senin bir bloga ihtiyacın var.'
Aksi takdirde kafayı yiyeceğim şu karşımda tomurcuklanan gün gibi ortadaydı. 
Bir yandan sabah ayazını ayağıma ayağıma yerken, diğer yandan içeriden kokuşmuş çoraplarımı almaya neden üşendiğimi düşünüyor, üstelik aynı anda beynimde  sabah güneşinin bu kadar ısıtabilmesine şaşacak kadar boş hücrenin olması beni büsbütün hayretlere gark ediyordu, sizi de buhranlara elbet, bu uzun cümle sonunda.