Yaz ayları, malum, gelinlik yaşa gelmiş ablalarımızın, gönlünce gezip tozduktan sonra biraz aile baskısı, biraz da ömrünü yalnız geçirme korkusuyla "Eh, artık evleneyim." düşüncesinde karar kılmış damatlık yaştaki abilerimizin hali hazırda kurulmuş düğün timlerini ve bilimum aile üyelerini eğlendirme mevsimi olduğundan, bu yaz da düğünden kafamızı kaldıramadık.
Agresif bir giriş olduğunun farkındayım fakat eğer rol yapmak, insanları kırmadan üzmeden bir şeyleri açıklamaya çalışmak amacıyla yazsam benim için bu blogun anlamı ekstra stres olurdu. Şöyle biraz üstünkörü geçeyim, ben 18 yaşında bir genç kızım ve iddia ediyorum, artık genç kızların rüyalarını süsleyen şeyi düğünden ziyade iyi bir iş ve eş, dolayısıyla huzurlu bir hayattır. Hala "Gelinliğimin etekleri şöyle tüllü olsun, kolları böyle insin, duvağım bir kilometre olsun." diyen abla, kardeş ve arkadaşlarım varsa saygı duyarım, sizin hayalinizdir, asla dokunamam bile. Ama burası en nihayetinde benim baskın olduğum bir platformsa benim düşüncelerim biraz daha ön plandadır. (İtiraz etmek isteyen bana e mailden veya yorum yoluyla ulaşabilirler, başımın üstünde yerleri vardır o insanların.)
Öncelikle düğün dediğimiz olgunun ciddi anlamda para israfı ve aşırı gereksiz olduğunu düşünüyorum. Yıllardır düğünlere gidiyorum, orada eğlenen herhangi bir genç veya genç yetişkin göremedim henüz. Mümkün değil ki! Bakınız klasik bir düğün sahnesi:
- Bir adet sıkış tepiş salonumuz mevcut. Klimalı, klimasız ya da olay anında kliması arızalı, şansınıza kalmış. Ortada sahneden bozma bir tümsek.
- Bir adet piyanist şantör ki bütün eğitimi şarkılara abuk subuk prozodi hataları ekleyip detonelere düşmek üzerine kurulmuş.
- Bir adet kayınlar topluluğu, görümceler, eltiler, anneler, annelerin gün arkadaşları vesaire.
- Bir adet gelin, gelinliğinin etekleri basılmaktan yırtılmış. Yüzündeki makyaj yirminci dakikadan sonra akmaya başlamış. Tüm vücudu alabildiğine sim. Sürekli duvağına basıldığından saç tuvaleti kaymış. Oturmak, tuvalete gitmek, dans etmek ona tamamen eziyet.
- Bir adet damat. Oraya buraya koşuşturup arkadaşları ve akranları tarafından birtakım terbiyesizce şakalara maruz kalmış. Yeri geldiğinde gelin odasından kışkışlanmış, yeri geldiğinde gerdek odasına dövülerek yollanmış. Kafasında düğüne harcanan para ve takıların maliyetini denkleştirmeye çalışan...
- Dedikodu kazanı genç kızlar ordusu.
- Kötü müzik, aşırı sıcak ortam ve orta yaş teyzelerin zorla oynatmaya çalışmalarından, piyanist şantörün sürekli piste davetlerinden, çocukların bir türlü pistten alınamamasından, bayat pastadan, kirli bardaklardan ve kıytırık limonataya vodka karıştıran amcalardan mütevellit hayattan soğuyan başta bendeniz ve tüm kader arkadaşlarım.
Merhaba gereksiz israf. Bunların otel havuz başları ve otel rooflarında yapılan varyasyonlarına girmedim, onları düşünmek sizin insiyatifinize kalsın.

Kıyafete gelince, gelinlik hayallerimi pek süslemiyor açıkcası. Daha çok şık bir elbise düşünüyorum çünkü hem daha rahat, hem daha ucuz. Kendi düğünümde oturup kalkarken strese gireceksem bana da zehir o düğün, müstakbel damada da.
Bütün bunların masrafını tam hesaplamadım. Fakat emin olun üstteki uçuk rakamdan daha az bir maliyeti var.
Benim şu günümüz düğünlerinde sevdiğim tek bir şey var, o da yukarıdaki davetiye.
Yaratıcı davetiyelerin hayranıyım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder